Tiyatro
Bir ana sanat dalı olarak içinde tüm sanat çalışma sahalarından parçalar taşıyan ve büyülü dünyası ile sadece seyircisini değil içinde yer alan oyuncusundan dekorcusuna, ışıkçısından müzisyenine kadar herkesi etkisi içinde alan bir dünya…
Bu yazımda tiyatroda dekor anlayışının kullanım biçimi üzerine bir fikir tartışması yapacağım.
Sahneyi sınırlayan ve oyuncu ile oyunu tek bir karede birleştiren dekorun tasarım aşamasında uygulama biçimlerine baktığımızda bazı hususlarda üstün körü bir yaklaşım olduğunu düşünüyorum.
Dekorun oyunla zamanla ve reji ile uyumu büyük önem arz etmekle beraber, sembolik yani ikonografik anlatım gücü eksik tasarımların tiyatro seyir birikimine sahip seyircileri çok da içine almadığını izlediğim oyunların seyircilerini seyrederken fark ettim.
Zengin bir dekor tasarımı demek hiç şüphesiz sahnenin ağız be ağız dekorla doldurulması olmasa gerek. Aslolan yönetmenin bakış açısından uzaklaşmayan ama sembolik temsil gücü yüksek tasarımlar yapmaktır diye düşünüyorum. Konusu bir konakta geçen oyunda sahneye tüm detayları ile yansıtılmış bir Konak modellemesi koymanın dekor tasarımı sanatından çok, mimarlık, iç mimarlık veya inşaat mühendisliğine daha yakın bir bakış açısı olduğunu düşünüyorum.
Zaman ve mekân birliğinin sanatsal bakış içinde yansıtılması ve bu değerlemeyle seyircinin düşünce dünyasını da etkileyecek ve bu etkiyle seyircinin fikirsel akışını da tetikleyecek bir tasarım olması gereken biçimdir diyebilirim. Aksi durumlarda, yani sembolik anlatım gücü ve temsil (dip anlamları) fikrinden uzak tasarımlar bana göre seyircinin bir çit ya da şeffaf bir duvar arkasında bırakılması ve bu durağanlığa mahkûm edilmesidir.
Her statüde sayısız oyunun sergilendiği dünyamızda dekor tasarımı üzerine ciddi manada kafa yoran ve anlayış biçimlerini bilimsel bir çerçeve oturtmuş birçok sanatçı var. Sadece eriştiğimiz modern zamanlarda değil bilinen tarihin her döneminde vardı sanat. Sanatın olduğu her yerde mutlaka tasarımda oldu.
Elbette bütünüyle her detay birleştiği zaman sahne tasarımını oluşturuyor. Görsel ve işitsel her detayı bu başlık altında sıralayabiliriz. Ama büyük tasarımın içinde bir çalışma alanı olarak dekorun da realistik alanla tasarımsal alan arasında bir köprü vazifesi görmektir diye düşünüyorum.
Realistik bakış açısıyla her şeyi olduğu gibi seyirciye göstermek bu bağlamda bana tasarımdan uzak gelmektedir. Öyle ki kendi sahneye koyduğum oyunların tamamında, daha seyirci salona girer girmez kendilerini karşılayan bir dekor ve ışık tasarımı ve yine özellikle planladığım bir müzikle karşılaşıyor.
Oyun öncesinde salonda sohbetle geçirilen son yarım saatte seyirci farkında olmadan kendilerini karşılayan dekor, ışık ve müzik tasarımı ile oyuna zihinsel olarak hazırlanmış oluyor. Seyirciyi karşılayacak dekor ışık ve müzik üzerine günlerce düşünüyorum.
Kendi bireysel anlayışım bana sanat çalışma sahalarının tamamı için şu prensibi olmazsa olmaz kılıyor. Olmazları olduran, görünmezleri görünür kılan sanat üzerine çok fazla çalışmak, okumak ve denemek lazımdır.
Kıymetli sanatseverler 4Life Akademi Dergi Kültür Sanat ve Bilim Platformu'nda ilk yazımı yazmanın benim için çok kıymetli olduğunu bildirmekle beraber, hayatınızın her anında sanatın birleştirici ve iyileştirici gücünü hissetmeniz dileğiyle sevgilerimi sunuyorum.
Dr. M. Reşat BULUT
Comments