top of page
Yazarın fotoğrafıEda AKKUŞ

KAHRAMANLARIM - "BATMAN"

Eğer yaşadığımız evren dışında başka evrenler olsaydı; ki bize varmış gibi hissettirilen bazı zamanlar olmuştur, benim ilgimi çeken şüphesiz içinde kahramanların yaşadığı DC ve Marvel Evreni olurdu. Aksiyon meraklısı biri olsaydım birçok Marvel karakterine hayranlık duyabilirdim ama benim favorim her zaman DC’de yaşayan ve asaleti paçalarından akmaması için taytını kuşanan yarasa adam “Batman” olmuştur. Tabii ki diğer süper kahramanlar gibi insanüstü bir gücü olmaması ve sorulduğunda da gücünün zenginliğinden gelip ayrıca bunu üstün zekâsı ile harmanlaması da cabasıdır.


Fantastik dünyalardan pek haz etmeyen benim için, gayet insani bir şekilde düşmanları ile savaşan yarasa adamın çocukluğuma dayanan kahramanlık serüveni, yıllar için de karakterler bakımından değişim gösterse de asıl hikâyeye sadık kalarak günümüze kadar gelmesi birçok kişi tarafından hala seviliyor olması gerçeğini de beraberinde getirmektedir.


Filmlere olan tutkumun yeni yeni başladığı dönemlerde, 90’lı yılların başında, kış mevsiminin pazar geceleri harıl harıl yanan sobamızın arkasına sevgili babam ile oturup, saatin gelmesini beklerken yaşadığım heyecanı, bunları yazarken bile hala hissedebiliyorum.


Star Tv’de “Parlıament Cinema Club”ünün sunduğu “Pazar Gecesi Sineması” başlıyor diye televizyondan gelen ses hala kulaklarımda çınlar mesela ve Karla Bonoff’un o muhteşem sesiyle yankılanan “All My Life” şarkısı bugün bile hala playlist’imde kayıtlıdır.


İşte benim Batman ile ilk tanışmam böyle başlamıştır. Yönetmen Tim Burton’un o gotik ve animasyon tarzı dünyasında yarasa adama hayat veren Michael Keaton’un (Kendisi bizim beter böceğimiz de olur) canlandırdığı, o pek nadir gülen, ciddi, ağır abimiz benim bu günlere gelen film izleme tutkumun başlangıcıdır ki belki de bu yüzdendir bu karakteri çok sevmem.


Hakkında sayfalarca yazılar yazabileceğim Batman serilerini henüz izlemediyseniz de şiddetle tavsiyemdir bu da böyle biline.


Yıllar içinde yönetmen ve karakter değişimine uğrayan bu seriler içinde herkes gibi benim de tek bir favorim olduğu doğrudur ama önce kısaca bu değişimleri sıralamak isterim.

Batman 1989 (Tim Burton, Michael Keaton)

Batman Dönüyor 1992 (Tim Burton, Michael Keaton)

Batman Daima 1995 (Joel Schumacher, Val Kilmer)

Batman ve Robin 1997 (Joel Schumacher, George Clooney)

Batman başlıyor 2005 (Christoper Nolan, Christian Bale)

Kara Şövalye yükseliyor 2012 (Christoper Nolan, Christian Bale)

Batman ve Superman: Adaletin Şafağı 2016 (Zack Snyder, Ben Affleck)

Batman ve Superman: Adalet Birliği 2017 (Zack Snyder, Ben Affleck)

The Batman 2022 (Matt Reeves, Robert Pattinson)


Bu yapımlardan öncesi ya da arada yan rollerde ve animasyonlarda çıkan kahramanımızı araştırmak serbesttir, benim için bu kadarı kâfi çünkü.


Gelelim değişim süreçlerinde ki etkileşimlere; Tim Burton’lu Batman’ler hala eskimeden kendini izlettirirken, peşinden gelen diğer iki filmi kurtaran kesinlikle oyuncu kadrosu olmuştur. Kara Şövalye serisi der susarım. (Az sonra bahsedeceğim). Daha sonra DC’nin en güçlü kahramanı Superman ile savaşmaya kalkan Ben Affleck’i “Robocop”a benzeten de bir tek benim sanırım ve hemen ardından kimine göre Batman’i ve Gotham’ı tam anlamıyla yansıtan ve karanlık şehirde karanlık adam sıfatlarını yükleyerek canlandıran Robert Pattinson… Bence, Alacakaranlık serisinden sonra sanki Gotham’a ışınlanmış bir vampir Edward gibi başlasa da filme oldukça ayak uydurmuştu. (Özellikle Bruce Wayne rolünde ki saçları çok iyiydi.)


Evetttt gelelim Kara Şövalye serisine. Yönetmen Christoper Nolan’ın elini attığı her işte başarılı olduğu herkesçe bilinen bir gerçektir. Kendisinin yeni bir Batman serisi yönetmeye karar vermesi bence yapmış olduğu en iyi işler arasında üst sıralarda hatta en tepede yer alır. Serinin ilk filmi “Batman Başlıyor” gösterime girdiği 2005 senesinde, en fazla hasılat yapan ABD’de beşinci, dünya çapında ise dokuzuncu film olmuştur ancak 2008 yılında gösterime giren serinin ikinci filmi “Kara Şövalye” şimdiye kadar yapılmış en iyi süper kahraman filmlerinden biri olarak gösterilmesi ve dünya çapında bir milyar dolardan fazla hasılat elde etmesi sanırım bir çoğumuz için “evet işte bugüne kadar ki hatta bundan sonra ki en iyi Batman filmi budur” cümlesini kurdurmuştur. Ardından gelen serinin son filmi ‘Kara Şövalye Yükseliyor’ ile hikâyenin toparlanması ile birlikte kapanışın tadında bırakılarak yapılması da bence yerinde bir karar olup bu efsane seriyi dünya sinema tarihinde “En İyi Üçlemeler” arasına almıştır.


Ve o muhteşem serinin ikinci filmi “Kara Şövalye”ye; Haydi itiraf edelim, zamanında benim gibi Gotham şehrinin gerçek bir yer olduğunu zannedip araştıranlar olmuştur. Evet ben araştırdım ve öyle bir yer olmadığını öğrenince de hüsrana uğradım. En sevdiğim kahramana gerçek bir şehir vermemeleri beni epey üzmüştü açıkçası ama hayali şehir Gotham’ın o karanlık, kasvetli ve gotik halleri bende oraya ışınlanma isteği uyandırsa da bunun mümkün olmadığını böylece anlamış olmuştum.


Batman karakterine hayat veren Christian Bale. İşte aynı filmin yönetmeni gibi kendisi de her işinde başarılı olmuş bir oyuncudur ki çoğu filmde birlikte çalışmış olmaları da buna güzel bir örnektir. Bale’in Batman’i bence gelmiş geçmiş en iyi Batman’dir. Oyunculuğu, duruşu, konuşması ayrıca o zengin ve umursamaz iş adamı tiplemesi. Bale’in Bruce Wayne’den Batman’e keskin geçişleri bence çok başarılı bir oyunculuktu ama ne var ki bu filmi sadece baş kahramanı överek sınırlandırmak çok yanlış olur. Öyle ki, yarasa adamımızın gelmiş geçmiş en büyük düşmanı Joker’e hayat veren Heath Ledger’i de saygıyla anmak istiyorum.

Bence kendisi de bugüne kadar ki en iyi Joker karakteri olarak hafızalara kazınmıştır. O muhteşem performansı ile Oscar’ı bileğinin hakkı ile kazanan Ledger’in adının söylendiğine şahit olamadan ve o heykelciği elinde tutamadan göçüp gitmesi de sinema tarihine kazınmış en üzücü olaylardan biridir. Diğer bir harika performans da Komiser Gordon rolü ile Gary Oldman’dır ki kendisinin 1992 yapımı Bram Stoker’dan Dracula filminden beri hayranıyımdır. Sadık uşağımız Alfred Pennywor’u söylemeden asla geçemem ki usta oyuncu Michael Caine bu rolün hakkını fazlasıyla vermiştir.


Efsane kadronun, Morgan Freeman, Cillian Murphy, Maggie Gyllenhaal, Aaron Eckhart gibi sinema tarihinin ünlü oyuncuları ile devam ettiği film benim için Batman’i başlatmış ve bitirmiştir. Yani bence en iyi yarasa adam Christian Bale en iyi Batman filmi “Kara Şövalye”dir.


Ama sonuç olarak bir gerçek var ki, kim yönetirse yönetsin ya da kim oynarsa oynasın bence Batman, en asil ve süper gücü olmayan süper kahramandır. Tüm filmleri tabii ki izlenmeli ama Kara Şövalye serisi ayrı bir dikkatle izlenmelidir ve darbeyi vuran o son sahne de Komiser Gordon’un oğlunun: “Batman Neden kaçıyor baba?” dedikten sonra Gordon’un hüzünlü gözlerle kendisini Gotham Şehri için feda etmiş kahramanımızın arkasından bakarak: “Çünkü kovalamamız gerekiyor, o Gotham’ın hak ettiği bir kahraman, ihtiyacı olan değil, onu kovalıyoruz, çünkü buna dayanabiliyor, çünkü o bir kahraman değil, sessiz bir nöbetçi, dikkatli bir koruma, o karanlık şövalye…. “ sözleri.


O sırada fonda çalan ve muhteşem besteci Hans Zimmer’in elinden çıkmış olan film müziği. İşte bu seriyi izlemek için kocaman bir neden daha. Bence en güzel film müziklerine imza atan Hans Zimmer “Kara Şövalye” serisinde de harika bir iş çıkarmıştır.


“Batman Kara Şövalye” serisini izlerken, görsel bir şölenle gözleriniz bayram etsin, harika müziğiyle kulaklarınızın pası silinsin ve iyi hissedin, çünkü ben iyi hissettim ve iyi olan her şey sizi de bulsun isterim…

Son Yazılar

Hepsini Gör

1 kommentar


Ozan mert Koç
Ozan mert Koç
07. jun. 2023

Mükemmelllll 🤩🤩🤩

Synes godt om
bottom of page