top of page
  • Yazarın fotoğrafı Merve GÜNGÖR

ÇOCUK VE ERGENLERDE YAS DÖNEMİ

Ölenle ölünmeyecektir ancak yola nasıl devam edilecektir?


Ölüm, hayatımızın en temel gerçeklerinden biri ve geçen haftalarda burnumuzun dibinde ne kadar da yakınımızda olduğunu gösterdi. Hayatımızın en büyük acısının ardından yas yaşanacaktır, yasın kendi içerisinde bireysel farklılıkları varken ortak yaşanılan bir hali de vardır. Bir yakının ölümü travmatik bir krizdir, travmatik bir kriz aniden ortaya çıkan, acı verdiği herkes tarafından kabul edilen, varoluşu, güvenliği tehdit eden bir durumdur.


Bir ölümün ardından yetişkinler kadar çocuklarda etkilenir. Üstelik çocuklar ölüm kavramıyla karşılaşmadıkları için onlarla bu konuda konuşmak daha zordur. Bu dönemde en ihtiyaç duydukları şey ailenin yönlendirmesi, desteği ve güven ortamının olması önemlidir.

Çocuk ve ergenler yas döneminde çevrelerindeki kişiler model alırlar. Çocukların ölümle karşılaştıkları zamandaki tepkileri yaş, gelişim aşamaları, ölen kişiyle yakınlıkları gibi birçok şeyden etkilenebilir.


Oltjenbruns (2001) yasın tepkileri üç kategoride toplamıştır.


Bedensel tepkiler; uyku ve yeme düzeninde bozulmalar, alt ıslatma, baş ağrısı, karın ağrısı gibi somatik belirtiler.


Davranışsal tepkiler; duygu patlamaları, öfke nöbetleri, aşırı utangaçlık, oyun oynamada isteksizlik, anne-babaya aşırı bağlılık ya da ilgi çekme davranışları gösterebilir.


Duygusal olarak ise başkalarının da öleceği korkusu, ölümle ilgili hayaller, öğrenme güçlükleri ve içsel bir suçluluk hali olabilir.


Ani ve travmatik durumlarda çocukların tepkileri aşırı gibi gözlemlenebilir, ağlamaları ilk günden uzun süreli olup, daha sonra aralıklı olarak devam eder ya da hiçbir şey olmamış gibi yaşantılarına devam edebilirler. Hissizleşmiş ya da duyguları donmuş gibi davranabilir ve tepki vermeyebilirler.


Ne yapılmalı?


Çocuklarla yaşanan kayıplar hakkında konuşulması ve çocuğun ölümü nasıl algıladığının açıkça ortaya çıkarılması önemlidir.


Yaslarını iyi gözlemlemek, üzüntüyle ilgili sorularını iyi dinlemek, gözlemlerini, izlenimlerini kabul etmek ve cesaretlendirici olmak önemlidir.


Çocukların sorularını yanıtlarken beyaz yanıtlardan belirsiz düşüncelerden uzak durmak.


Çocukların seçici unutkanlık ya da daha iyi ve kabul edilir bir senaryo yaratmak aslında çocuğun yasla başa çıkmak için geliştirdiği bir mekanizma olabilir o nedenle bunu gözlemlemek önemlidir. Kayıp yaşandığından çocuğun ailesinin yanında okul ortamında da destek sağlaması önemlidir.


Bakım verenle beraber kaybın ardından bir etkinlik yapılabilir, örneğin; Anma Kavanozu / Kutusu.


Anma Kavanozu, sevilen ölmüş birine dair hatıralarla doldurulmuş şeffaf bir cam kavanozudur. Kavanozu, siz veya çocuğunuz sevdiğiniz birini özlediğinizde yapmanız ve sonradan ona bakmanız rahatlatıcı olabilir. Sevdiğiniz kişinin adı ve resimleriyle süsleyip etiketi yapıştırabilirsiniz.


İçerisine fotoğraflar (örneğin; sevilen kişinin veya evcil hayvanların, çocuğun sevdikleri ile gitmekten hoşlandıkları yerler, sevdiklerinin de bulunduğu aile tatilleri veya kutlamalar vb.)

Cenaze töreni veya anma töreninden hatıralar (örneğin; tören sırasında söylenen dualar ya da şiirler)


Sevilen birini hatırlatan ya da sevilen kişiye ait olan ufak tefek şeyler


Sevilen kişiyle en sevdikleri anılarla ilgili hikâyeler (bunlar şeritler halinde yazılabilir ve sonra yuvarlanıp kavanoza sığdırılabilir)


Sevilen kişiye yazılmış bir veda mektubu da kutuya eklenebilir.


“Bırakın ölenin yakını konuşsun, ağlasın veya gerekiyorsa bağırsın. Duygularını dökmesine ve paylaşmasına izin verin, ama hep yanında olun. Ölenin sorunları çözülmüş olmasına karşın, yakınının önünde yas tutacağı uzun bir zaman vardır”. Kübler-Ross, 1997

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


bottom of page